30 Ekim 2013 Çarşamba

ODA

   Bir çığlık... İçimdeki kalabalığı susturmaya yetmez bazen. Bazen de sessizliği bir an olsun bozar.
   Kapkaranlık bir oda, simsiyah duvarlar, eskimiş, ahşap, gıcırdayan parkeler, beyazken kirlenip simsiyah olmuş, yırtık, küçük bir camdan, hafif bir rüzgar esintisiyle uçuşan perdeler. Odanın ortasında yanan ama bitmeye yüz tutmuş bir mum. Alevi titrek, görünmeyen gözyaşlarını etrafa saçıyor. Ardından bir çığlık. Odanın içinde bir duvardan öbür duvara vurarak yankılanan, acı dolu... Sanki hiç bitmeyecek gibi. Karanlığa bile hapsolmayan bir ses. Odanın dışındakiler hiç duymadı. Odanın dışına hiç çıkmadı o ses. Kim var orada diye kimse dönüp bakmadı.
   Odanın içi ne kadar siyahsa dışı da o kadar beyazdı. Olup biteni kimse merak etmedi. Halbuki dışı gerektiğinden fazla beyazdı. Duvarlar çok kalındı. İçinden hiç dışarı çıkamadım. Perdeler dünyayı olduğu gibi gösterecek kadar şeffaftı ama ışığı hiç bir zaman geçirmedi. Hiç bir canlı yaşayamazdı içeride ama ben hep oradaydım.
   O izbe oda benim zihnim. Geçmişi geleceğe bulanmış; güçsüz bir yer. Duvarları kalın olduğundan bir o kadar da güçlü. Dışarısı kalabalık ama içerisi bir o kadar yalnız. Gün dışarıya hep doğar ama içerisi bir o kadar karanlık. İçinde bunların farkında olan kanayan bir kadın. Ne çıkmak istedi dışarı, ne de içeride kalmak...

Şiir

Acı çekene saygı

Tanrıyla aynı fikirde değilim
İntihar edenlerin
Cehenneme gideceği konusunda.
Kainatın yaratılışına
Katılmaktan bıktığında ruhum,
İntihar edeceğim bende
Denenmemiş bir yolla.

Neredeyse bütün akıllı kalpler
İntihar edip siktir çekmiş yer yüzüne.

Ben ateist değilim, babasıymış gibi
Tanrıya küsen bir çocuğum.
Eğer tanrı intihar edenleri ve Nietzsche'yi
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim bende,
Tanrı dürüstlüğü sever.

Tanrının hayal gücünü beğenmiyorum.

Ben tanrı olsam
Peygamber göndermez
Direkt konuşurdum insanlarla.

Ben tanrı olsam
Hitler'i iyi kalpli bir yahudi olmakla cezalandırırdım,
Yahut yetenekli bir yazar yapardım onu.
İçindeki kötülüğü insanlara değil
Tuvallere boşaltırdı.

Ben tanrı olsam
Devletler yok olur
Gül kokulu bireyler var olurdu sadece,
Atlar çılgın zamanlar koşardı.

Ben tanrı olsam
Düşünce gücüyle herkesin
İstediği karakter olmasını sağlardım,
Dünya bir şiirin
Yaratılım sürecine dönüşürdü böylece.

Ben tanrı olsam intihar ederdim.
İnsanlarla birlikte
Acı çekmeyi öğrenemediğim için.

Cesar Mendoza

14 Ekim 2013 Pazartesi


  
  Şimdi kendinizi loş bir kütüphanede hayal edin. Tüm duvarlar kitaplarla kaplı, bulunan boşluklara birkaç kandil yerleştirilmiş. Sizde elinizde bir ateş tutmaktasınız. Bir süre çevrenize bakındıktan sonra nereye ilerleyeceğinizi kestiriyorsunuz.  Kimsenin elini sürmediği tek bir raf var, işte hedefiniz. O raf hakkında anlatılan rivayetler korkunç! Ama merak bu ya, kararınızdan dönmüyorsunuz. Rafa doğru yürüyüp, elinizi uzattınız, çekip çıkardınız kitabı. Bulduğunuz bir sandalyeye oturdunuz. Kandilinizin ışığında kitabı açtınız. Siyah yaprakları olan tozlu bir kitap bu. İçindeki yazıların beyaz kalemle yazılmış fakat kitap o kadar kirlenmiş ki o beyaz harfler griye dönmüş. Belli ki okumaya cesaret eden nadir insanlarsınız. Şanslısınız, bir tarihe tanıklık ediyorsunuz. Kitabın kapağı boş. Kapağın iç tarafında sol üst köşeye iliştirilmiş alelade bir etiket ve dağınık bir yazıda DeadlyIdea yazıyor, "bir kısır döngünün içine hapsolmuş ölümcül fikir."
  Bloga Hoş geldiniz...